İngilizcede En Sık Yaptığımız 5 Hata

Dünya üzerinde İngilizce öğrenen binlerce insan var. Anadilimizi konuşurken bile hatalar yapıyorsak İngilizce konuşurken de hata yapmamız çok normal. İngilizce ve Türkçenin aynı dil ailesinden olmadığını da göz önünde bulundurursak aradaki farklarla doğru orantılı olarak hata yapma olasılığımız çok yüksek. Kimi zaman grammar kimi zaman telaffuz hataları yapıyoruz. Örneğin “e” sesinin İngilizcede iki farklı şekilde üretilmesi ve ikisinin de telaffuzdan dolayı kelimenin anlamını değiştirmesini Türk öğrenciler bilmedikleri için ikisini de aynı şekilde kullanmaları sık yapılan hatalara örnek verilebilir. “Bad” de “bed” de e ile telaffuz edilmesine rağmen İngilizcede iki farklı e olmasından dolayı anlam telaffuzunuza bağlı olarak değişir. Türkçede üretilen farklı e sesleri ise anlam değişikliğine yol açmaz. Bunun gibi her gün karşılaşabileceğimiz o kadar farklı kural var ki… Yine de Dünyadaki diğer dil öğrenenleri de düşündüğümüzde bazı hatalar var ki hemen hemen herkes tarafından yapılan yaygın hatalar. Bugün sizin için İngilizce konuşurken yabancıların en sık yaptığı 5 hatayı ele aldık.

 

1. Edatların yanlış kullanımı                

İngilizcede yaklaşık 150 farklı edat var ki belki daha da fazlası vardır. O yüzden öğrencilerin en sık hata yaptıkları konulardan birisinin edatlar olması şaşırtıcı değil. Özellikle in, at, on gibi aynı anlama gelen edatlar çok karıştırılmaktadır. Bu edatları doğru kullanmak her öğrenci için zordur çükü her dil bunları farklı şekilde kullanır. In, kapalı alanlar ve zaman dilimleri için kullanılırken, at belirli bir saat veya yer için, on ise bir nesnenin üzerinde olduğunu anlatmak için veya günlerden bahsederken kullanılır.

 

2. Yakın anlamlı sıfatlar

İngilizcede excited-exciting gibi anlam ve yazılışı birbirine benzeyen pek çok sıfat vardır. İlk seviyelerdeki öğrencilerin en çok kafasının karıştığı yerlerden birisidir. Kelime ve anlam benzerliğinden dolayı iki arasındaki farkın bir türlü ayırt edilememesidir. Boring de –ing bir olayın veya işin etken olarak sıkıcı anlamını kazandırırken bored da –ed edilgen olarak sıkılmış anlamı katar. Bunlara interested, interesting, surprised, surprising gibi pek çok örnek verilebilir.

 

3. Cinsiyete özel zamirleri karıştırmak

Çoğu dilde hem erkek hem kadın için o veya ona, ondan, onunki derken tek bir ortak zamir kullanılır. Bu yüzden İngilizcede her cinsiyet için farklı zamir kullanılmasını kavramak ve öğrenmek bazı öğrenciler için zor olabiliyor. It, he ve she kullanımını doğru şekilde öğrenmek gerçekten de zor olabilir.  

 

4. Sorularda cümle yapısı

İngilizcede soru cümlesi yapmak dikkat istiyor, kelimelerin sıralamasını değiştirdiğinizde anlam da değişir. Bizi burada zorlayan Türkçenin eklemeli dil olması, soru ve olumsuzluk anlamını eklerle ifade edebilmesinden dolayı katı bir cümle formu/yapısının olmamasından kaynaklanıyor. İngilizcede soru sorduğunuzu cümle yapısından anlarız. Yardımcı fiilin en başta kullanılması, öznenin ve daha sonra ise eylemin takip etmesi gerekir.  “You are going to the cinema”, ‘Sinemaya gideceksiniz’ anlamına gelirken “Are you going to the cinema?” ‘Sinemaya mı gideceksiniz?’ olarak soruya dönüştürülmüştür.

 

5. Article’ ları ne zaman ve nasıl kullanacağını bilmek

İngilizcede 3 farklı article vardır. “The”, “an”, ve “a”, isimden önce gelir ve pek çok öğrencinin niye kullanıldığını bile kavramakta zorlandığı kelimelerdir. Türkçede bu tarz bir kullanım zorunluluğu olmadığı için anlamakta zorluk çekmeniz gayet normaldir. İngilizcede eğer sayılabilen bir kelimeden bahsediyorsak ‘flower’ gibi çoğul olmadığı ‘flowers’ sürece tek başına article a, an, the olmadan kelimeler cümlede tek başına kullanılamaz. ‘I like flower.’ Dediğinizde article kullanmamanızdan kaynaklı hangi çiçekten bahsettiğiniz anlaşılmaz. Böyle bir kullanım İngilizcede mümkün değildir. A bir anlamına gelir sessiz harfle başlayan a pineapple gibi kelimelerden önce kullanılır. An, sesli harfle başlayan kelimelerden önce kullanılır, an apple gibi. A ve an i belirli bir nesne olmadığında herhangi bir şeyden söz etmek için kullanırken, ‘the’ article’ını her iki konuşmacının da bildiği nesnelerden bahsetmek için kullanırız. Örneğin, ‘Can you give me the book?’ dediğinizde ‘Kitabı bana verebilir misiniz?’ demiş olursunuz ve karşınızdaki kişi hangi kitaptan bahsettiğinizi bilir.