Used to / Get Used to / Would (Past Habits)

USED TO / GET USED TO / WOULD (PAST HABİTS)

USED TO

 

“Used to + V1” kalıbını, geçmişte yaptığımız fakat artık vazgeçtiğimiz alışkanlıklarımızdan, tekrarladığımız eylemlerden ya da şu anda yapmış olmaya alıştığımız eylemlerden bahsederken kullanırız. Olay geçmişte meydana geldiği için “use” kelimesinin past (geçmiş) hali olan “used”  kelimesini kullanırız.

- I used to eat eggs every morning when I was a child. (Ben çocukken her sabah yumurta yerdim.)

- We used to go to Venice every summer when we were in Italy. (İtalya’dayken her yaz Venedik’e giderdik.)


► Soru Yaparken

Bütün kişi zamirleri için hiçbir değişim olmadan used to kalıbını kullanırız. Soru yaparken Simple Past Tense kurallarında olduğu gibi did yardımcı fiilini başa getirip use fiilinin sonundaki -d takısını kaldırırız.

- Did you use to drink milk when you were a child? (Sen çocukken süt içer miydin?)


► Olumsuz Yaparken

Olumsuz yaparken  yaygın olan kullanım şekli Simple Past kurallarında olduğu gibidir. Didn't kullanırız ve use fiilinin sonundaki -d takısını kaldırırız.

- I didn't use to drink coffee when I was younger. (Gençken kahve içmezdim.)


Examples;

- I used to swim everyday when I was at college. (Üniversitedeyken her gün yüzerdim.)
(Bu cümleyi söyleyen kişi bir anlamda, şu anda her gün yüzmediğini ifade etmektedir.)

- The girl used to wash her dress by hand but now she washes them in her full automatic washing-machine.
(Kız elbiselerini eliyle yıkardı ama şimdi tam otomatik çamaşır makinesiyle yıkıyor.)

(Bu cümleden de anlaşılacağı gibi, geçmişte kalmış olayların, aksi bir durum olmadığı müddetçe tekrarlanması söz konusu değildir.)

- I did not use to play the guitar. (Eskiden gitar çalmazdım.)

- Did you use to have a car when you were rich? (Zenginken araban var mıydı?)

- Did you use to play football when you were at high school? (Lisedeyken futbol oynar mıydın?)

- My daughterr didn't use to watch T.V, but now she is a couch potato. (Kızım T.V izlemezdi ama şimdi tam bir televizyon bağımlısı.)


USED TO / WOULD

 

Geçmişte belirli zaman dilimleri arasında bir alışkanlık olarak sürekli yaptığımız olayları anlatırken "used to" ve "would" kalıplarını hiçbir ayırım gözetmeksiniz kullanabiliriz. Ancak "used to" kalıbını kullandığımız zaman, kişinin artık bahsettiği eylemi yapmadığı anlamını vermiş oluruz. "Would" kullandığımızda ise artık yapılmıyor anlamı vermeyiz. Yani sadece geçmişteki bir alışkanlığı ifade etmiş oluruz.

- I used to hide and seek every day when I was a child. (Çocukken her gün saklambaç oynardım.)
Bu cümlede "used to" kalıbını kullandığımız için, cümleyi söyleyen kişinin artık saklambaç oynamadığını anlarız.

- I would play hide and seek when I was a child. (Çocukken her gün saklambaç oynardım.)
Bu cümlede ise "would" kalıbı kullandığımızı için, artık oynamıyorum anlamı ifade etmeyiz.

- When I was working, I used to / would get up very early and prepare breakfast. (Çalışırken çok erken kalkar ve kahvaltımı hazırlardım.)
Bu cümlede ise her iki yapı da kullanılabilir.


BE / BECOME / GET USED TO


 be / become / get used to kalıplarını herhangi bir şeye veya olaya alışık olma durumlarını ifade ederken kullanırız. Bu kullanımla, used to kalıbında olduğu gibi eskiden yapılan alışkanlıkları ifade etmeyiz. Şimdiki zamanda bir kişinin herhangi bir eyleme veya duruma alışmış olduğunu ifade ederiz. Used to kalıbının başına am/is/are veya diğer yardımcı fiilleri getiririz ve fiile -ing takısı ekleriz.

Examples;

- I am used to getting up early. (Sabahları erken kalkmaya alıştım.)

- You'll soon get used to live alone. (Kısa zaman sonra yalnız yaşamaya alışacaksınız.)

- My relatives have become used to living in an urban city for many years. (Akrabalarım kırsal bir şehirde yıllardır yaşamaya alışkındır.)

- The new rules were quite different for them but they got used to them in a short time. (Yeni kurallar onlar için oldukça farklıydı fakat kısa zamanda alıştılar.)

- The staff will soon get used to the workplace and to their colleagues. (Çalışanlar çok geçmeden iş yerlerine ve yeni iş arkadaşlarına alışacaklar.)

- They were used to the heavy traffic when they were in İstanbul. (İstanbul’dayken yoğun trafiğe alışkınlardı.)